Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

25 Eylül 2009 Cuma

ABD’den feminizme yoz bakış: “Thelma & Louise”

Bu sertlik erkeklerin kadınlardan korkmalarını sağlar yalnızca; her iki cinsin de korkmadan, aşağılanmadan, küçümsenmeden yaşayacakları o özlenen dünyayı yaratmaz, aksine bizi o dünya idealinden daha da uzaklaştırır

İki günlük bir tatile çıkan iki kadın, eğlenmekten başka amaçları olmadığı halde, karşılaştıkları erkeklerin rahatsız edici tavırları yüzünden giderek sertleşir ve sonunda, adam öldüren, silahlı soygun yapan, geçtikleri tüm eyaletlerde aranan kanun dışı bir ikili haline gelirler…

Başta Amerika olmak üzere gösterildiği tüm ülkelerde hararetli tartışmalara yol açan filmi kısaca böyle özetlemek mümkün.

“Thelma & Louise” bir yol filmi. Ama yol, filmin yapımcıları için baş karakterlerin bilmedikleri şeyleri keşfedecekleri bir alan değil, çeşitli tacizlerle karşılaşmalarını sağlayan bir güzergâh yalnızca. Thelma ile Louise geçtikleri eyaletlerde, dışlarındaki dünyayı, bu dünya aracılığıyla kendilerini keşfedecek bir gerçeklikle karşılaşmıyorlar; tüm karşılaştıkları JD isimli genç bir soyguncu ve ilk fırsatta onlarla yatmaya çalışan erkekler… Filmin bu tavrı yapıtın bir yol filmi olmasının değil, “hareket filmi” olmasının amaçlandığını gösteriyor.

Bu açıdan bakıldığında ise “Thelma & Louise” bunca tartışmayı, daha doğrusu bunca önemsenmeyi hak eden bir film olamıyor. Kaba erkeklerin yerini kadınların aldığı bir macera filmi karşımızdaki; elbette ki Hollywood’un bu tarz filmlerde hep yaptığı gibi, yer yer abartılmış, estetize edilmiş bir şiddet sosuyla birlikte sunuluyor.

Daha ilginci fena halde şişirme bir film olması. Yol boyunca kayda değer bir şey olmayınca çareyi kadınların geride bıraktıklarına (Thelma’nın kocası Daryl ve Louise’in sevgilisi Jimmy) dönmekte, haklarındaki soruşturmayı ayrıntılarıyla vermekte bulmuşlar; bu da filme rahatsız edici bir hava veriyor.

Bunlara filmin aslında ilginç olabilecek, ama kötü sunulmuş finalini de eklemek gerekiyor. “Breathless-Nefes Nefese” ve “War Party-Savaş Partisi” gibi filmlerin finallerini anımsatan bu son yapmacık kalıyor, o filmlerdeki kadar doğal gelmiyor. Hele yine son sahnede, polis yetkilisi Hal’in arabaya -ağır çekim- koşmasıyla yaratılan masumane hava, seyirciye verilmeye çalışılan “Hal konuşabilseydi, her şey farklı olurdu” imajı tek sözcükle komik.

Çelişkilerle dolu bir film “Thelma & Louise”… Tecavüze uğramaktan zor kurtulan Thelma’nın, hiç tanımadığı bir otostopçuyu arabaya alması için Louise’e yalvarması, belki gerekir düşüncesiyle yanlarına aldıkları tabancayı kabzasından bile tutamıyorken sonradan Sylvester Stallone’ye taş çıkartır biçimde kullanmaya başlaması, ilişkilerinde hep Louise liderken onun çaresiz kaldığı kimi durumlarda son derece akıllıca kararlar verebilmesi vs. örnekler filmi ciddi biçimde zedeliyor.

Tüm bunlar bir yana, filmin asıl eleştirilecek yönü kadın-erkek ilişkisine bakışındaki sağlıksızlık. Evet, bu ikilinin karşılaştıkları erkekler kadınları cinsel meta olarak görüyorlar, evet, dünyada çoğu erkek ne yazık ki onlar gibi davranıyor, evet bu açıdan filme söylenecek bir şey yok; ama ya ötesi? Örneğin tecavüze kalkışan ya da sözle sarkıntılık yapan erkeklerin tabancayla tehdit edildiklerinde bile özür dilemeye yanaşmamaları çok abartılı değil mi? Oysa bu tip erkekler güçlerini kadınların zayıflıklarından alıyorlar ve aslında korkaktırlar, tabanca karşısında dayanamayacak kadar korkak.

Filmdeki gibi kaba erkek davranışlarına ondan aşağı kalmayan bir kabalık ve şiddetle yanıt vermek çözüm olabilir mi? Elbette ki hayır. Bu sertlik erkeklerin kadınlardan korkmalarını sağlar yalnızca; her iki cinsin de korkmadan, aşağılanmadan, küçümsenmeden yaşayacakları o özlenen dünyayı yaratmaz, aksine bizi o dünya idealinden daha da uzaklaştırır…

Belki de bu filmden yola çıkarak tüm bu soruları tartışmak asıl hata. Siz herhangi bir ticari Hollywood yapıtının ciddi bir meseleyi, aynı ciddiyetle ele alıp, sulandırmadan, abartmadan işlediğini gördünüz mü ki?

Güneş, 22 Aralık 1991

Thelma & Louise
Yönetmen: Ridley Scott; Senaryo: Callie Khouri; Yapımcılar: Ridley Scott, Mimi Polk; Görüntü yönetmeni: Adrian Biddle; Müzik: Hans Zimmer; Kurgu: Thom Noble; Oyuncular: Susan Sarandon (Louise), Geena Davis (Thelma), Harvey Keitel (Hal), Michael Madsen (Jimmy), Christopher McDonald (Daryl), Brad Pitt (J. D.), Stephen Tobolowsky (Max); 1991 ABD yapımı; 130 dakika; Dağıtımcı firma: UIP; Gösterim tarihi: 20 Aralık 1991

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder