Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

6 Ağustos 2010 Cuma

Deney

Clive ve Elsa sinema sever olsalar, içlerine sürüklendikleri maceranın, 90 yıldır filmlere konu olan “Tanrı’nın/doğanın işine burnunu sokan bilim insanı” formülü olduğunu bilecekler. Ayrıca bilecekler ki o formül olumlu sonuçlanmaz


Film kültürü sadece sinemayla ilgili değildir, çok film izlemek kişinin yaşama dair birikimini artırır, bu da ufkunu genişletir, (insan bazen göz göre göre duvara bindirse de) vahim hatalar yapmaktan insanı korur.

“Deney” filmindeki bilim insanlarından söz ediyorum: O ki hayvan ve insan genlerini karıştırıp ortaya bir yaratık çıkardılar, Dren’in zamanı gelince üreme arzusu duyacağını, haliyle en yakındaki erkek olan Clive’a sulanacağını nasıl tahmin edemezler ki? Diyelim ki bilim insanı olarak basiretleri bağlandı, kendi alanlarıyla çok yakından ilgili bir film olan “Species / Tehlikeli Tür”ü de mi izlememiş bunlar? O filmdeki yaratığın (Natasha Henstridge) üreme arzusunu simgeleyen beyaz gelinlikle sokaklarda dolaştığı planları görmüş olsalar, bu kadar vahim hatalar yapmazlardı.

Latife edip konuyu sinemaya bağlıyorum ama aslında bu nokta çok önemli: Çünkü kendi ana karakterlerine aptal muamelesi yapan bir film asla başarılı olamaz... “Deney” de çatır çatır çöküyor çünkü ana karakterleri hem hayat, hem de kendi bilim alanlarında çok cahiller. Daha vahimi, senaristler ana karakterleri doğdukları günden beri kavanoz içinde yetişmiş gibi hayatla tümden ilgisiz insanlar olarak ele almışlar. Bunun nedeni karakterler üzerinde derinleşmemiş, onları gerçekten “yaratmamış” olmaları. Nasıl ki Clive ve Elsa, kendileri imal etmiş olmalarına ve bazen çocuklarıymış gibi sevmelerine karşın Dren’e gerçek bir ilgi göstermiyorlar, senaristler de aynı ilgiyi onlardan esirgemişler.

Bunun film kültürüyle bağlantısı şu: Clive ve Elsa sinema sever insanlar olsalar, içlerine sürüklendikleri maceranın, 90 yıldır filmlere konu olan “Tanrı’nın/doğanın işine burnunu sokan bilim insanı” formülü olduğunu bilecekler. Ayrıca bilecekler ki o formül olumlu sonuçlanmaz, yani Tanrı’nın/doğanın işine karışan, bunun bedelini hayatıyla öder.

Aslında sorun sadece Clive ve Elsa’da değil, yönetmen Natali ve senaryo ekibi de sinema sever değiller galiba. Olsalar 90 yıllık bir formülü, en küçük bir değişiklik bile yapmadan önümüze getirmezlerdi çünkü bilirlerdi ki sinema izleyicisi Clive ve Elsa gibi cahil değildir, 1920 tarihli ilk “Dr. Jekyll and Mr. Hyde”dan beri onlarca filmde aynı formülü izlemiş, ezberlemiştir, üç beş efekt farklı diye “Deney”i bağrına basmayacaktır.

Çünkü “Deney” ne dramaturji alanında, ne de felsefi açıdan yeni bir cümle kurmuyor. Getirdiği tek yeniliğin Brody ve Polley gibi sanat filmleriyle tanınan iki oyuncunun varlığı olduğu söylenebilir.

Fakat onların çabaları da yeterli olmuyor çünkü zaten yaşamayan, derinliksiz, tek boyutlu karakterlerin söz konusu olduğu filmlerde hep aynı sonuca ulaşılır: Hezimet…

Splice / Deney
Yönetmen: Vincenzo Natali
Senaryo: Vincenzo Natali, Antoinette Terry Bryant, Doug Taylor
Yapımcı: Steven Hoban
Oyuncular: Adrien Brody (Clive Nicoli), Sarah Polley (Elsa Kast), Delphine Chanéac (Dren), Brandon McGibbon (Gavin Nicoli), Simona Maicanescu (Joan Chorot), David Hewlett (William Barlow), Abigail Chu (Çocuk Dren)
2009 Kanada, Fransa, ABD yapımı, 104 dakika
Gösterim Tarihi: 23 Temmuz 2010.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder